Kar da monapetra..

İlk blog yazım, karantina günlerinin bana yaptırmış olduğu en güzel iş oldu. İlk yazının ne olması gerektiğine karar vermek zorda olmadı. Adını internette bir yazıda görmemle başlayan ve  2011 yılında zirve dağcılık tekirdağ şubesi ile  ilk yürüyüşlere başlama sebebim olan “Monapetra Kayalıkları”  olmalıydı tabiki. Burada 9 yıllık yürüyüş tebrübelerim ve sayırız yürüyüş faaliyetinin içinden kısa kısa hikayeler olacak. 

Öyleyse başlıyalım, günlerden 11 Ocak 2020 Cumartesi..

Mert Erenel ile birlikteyiz..

Bu yıl birçok kez kar yağdı ama genelde hafta başinda yağan kar hafta sonunu çıkaramıyordu ve ıstrancaların bir çok yerinde karlar erimiş oluyordu. Ama bu hafta öyle olmadı ve cumartesi günü Mert ile birlikte kadınkule – monapetra kayalıkları parkuruna atıverdik kendimizi. Hava sabah saatlerinde biraz serin olsa da güzel bir gün bizi bekliyordu. Yürüyüşümüze saat 9 gibi başladık ve yakın dönemde kadınkule denilen mevkii de orman işletmenin ağaç kesim bölgesi olduğundan burası biraz çamurluydu fakat sabah saatleri olması ve  havanın da serin olması sebebi ile yoldaki çamurlar donmuş buz halindeydi.

İlk 2 km’lik yol donmuş çamur zeminde bitti ve artık hiç bozulmamış kar örtüsü üzerinde yürümeye başladık. İlk başlarda kar seviyesi bizi zorlamadı yürümeye gayet müsaitti ama ilerledikçe ve ormanın içine girdikçe kar seviyesi yükseldi. Yer yer bizi zorlasa da toplamı 6 km olan kadınkule – monapetra arasını yürümek bizim için çokta zor sayılmazdı.

Kayalıklara yaklaştıkça vakit ilerlemiş sabah serinliği kendini güneşli güzel bir havaya bırakmıştı. Artık yürümek bizim için daha bir keyifli hale geldi ve sonunda kayalıkların girişine gelmiştik. O heybetli kayalıkların yanından patikaya girdik ve ormanın asıl sahipleri hayvanların da izleri patikadaydı onlarda bizimle aynı yolda yürümüşler sürekli. 

Artık kayalıklardaydık ve balkon dediğimiz yerde manzara bizi selamladı. Buraya sayısız kere gelmeme rağmen her seferinde beni büyülemiştir. Bundan sonrada daha kaç defa geleceğim kim bilir ama her seferinde aynı hissi yaşayacağım kesindir. 

 Hedefimize ulaşmanın ve bu manzaranın güzelliği ile yanımızda getirdiğimiz ekmek arası ve kahve ile öğle yemeğimizi yemeye başladık. Sonrasında fotoğraftı, muhabbetti derken zamanın nasıl ilerlediği fark etmemişiz. Saat 1’i geçiyordu artık dönüşe geçmemiz gerekiyordu. Ocak ayı olması sebebi ile havanın erken kararması ve 2 saate yakın araba yolculuğu yapmam gerektiği için  bir an önce toparlanıp dönüş yoluna geçtik. 

Dönüş yolunda başımıza gelen ilginç bir durum oldu. Yolun bir  bölümünde ayak izleri çoğaldı ve bizden sonra başkalarının da geldiğini gördük ama nereye gittiklerini anlayamadık. 

Güneşin çıkmasıyla birlikte geçtiğimiz yerlerdeki karlar yumuşamıştı artık ve çamur olan kısmın başlangıcına kadar sorunsuz geldik fakat asıl yol şimdi başlıyordu 2 km’lik çamur parkuru..

Donmuş çamur artık erimiş ve orman işçileri çalışmaya başlamıştı. Biz çamur yolda yürümeye çalışırken odun yüklü 2-3 tane traktör geçti bile yanımızdan.. Yürüyüş batonumun  yardımıyla zorlu bir yolda yürüyerek yürüyüşü tamamladık. 

Toplam mesafe 12,72 km ve toplam yürüyüş süresi (mola hariç) 3 saat 53 dakika. Kısmi çamur ve kar parkurunda hiç fena değil..

Yürüyüş rotamıza wikiloc sitesinden ulaşabilirsiniz. Linki aşağıdadır.

Powered by Wikiloc
Ekim 2017 sonbaharından bir video… Murat Kuru ile.

Başka bir hikayede görüşmek üzere..

Nisan 2020 (Karantina günleri)

Total Page Visits: 3094